7.HAFTA
Genelde 4. 5. haftalarda başlar bu günlükler. Nasıl vurdumduymaz, nasıl kendisiyle ilgili biriysem artık; 7'den başlıyorum:)
Heyecandan nasıl geçtiğini hiç anlamadım bu haftanın. İdrar testi, kan testi, ultrason derken geçti gitti. Tabi dünyanın dört bir yanına hamile olduğumu da haber vermem gerekiyordu:)
Musti'nin ailesinin 4. torunu olacağı için, normal bir sevinçti. Bizimkilerde ise Leonardo Oscar almışçasına bir bayram havası vardı. İlk torun:)
Beta hcg tavan yapmış, kese düzgün, kalp atışları aşk:) O ilk ultrasonda yine film sahnesindeydim. Ben değildim o. Ağlamadım, ağlayamadım. Yani o kadar karmaşık duygular ve o kadar konduramıyorum ki kendime, ağlayamadım. Bitmeyen bir şok yaşıyordum. Göbeğime pırççık diye sıkılan jel filan. O pıtı pıtı atan minik kalp senin mi beybim? Şimdiden büyümüşsün. Bir dahaki buluşmamıza kadar kendine iyi bak olur mu? Ben sana çok iyi bakıcam çünkü..
P.S. Takribi 48-49 kg filanım. Bu farkında olmadığım 7 hafta boyunca pek kilo aldığımı sanmıyorum. Bakalım kaçla bitiriciğim^^
40. HAFTA
Görünen doğum tarihi 7 ekim çarşamba. Ama beybim her an "ben geliyoruuum" diyebilir. İçimde dayanılmaz bir heyecan, merak, biraz korku ve bu tatlış topik hamileliğe veda edeceğim için azıcık hüzün var. Aylarca ilgi odağı olmuşum, tahtımı beybime kaptıracak olmanın.. Neeey? Bebesini kıskanan anne mi? Tabi ki şaka:)
Diğer haftalarım gibi son haftam da çok şükür ultra rahat geçiyor. Ellerimde, ayaklarımda hiç şişlik yok. Mide yanması da yok. Sadece yatakta pozisyon değiştirmem büyük bir mesele. Onun dışında halâ ceylan gibi sekiyorum.
Bu hafta yine azimle, Musti'nin bar programlarına gece yarısında dahil oldum. Mekan eve yakın olduğu için hem yürüyüş oldu, hem kafa dağıtmaca. Özgürlüğün son anlarının kıymetini bilmek gerek di mi ama?:)
3 ekim cumartesi programı, benim dahil olacağım son eğlenceydi. Tabi ki kaçırmadım. Evdeki analar ve babaların "Dur kızım, bari bu gece gitme. Zaten gecenin bir yarısı." serzenişlerine kulaklarımı tıkayıp soluğu barda aldım. Aman yarabbi! Neredeyse tüm Bornova sözleşmiş gibi oradaydı. Sürekli yanaklarımı, göbeğimi seven, beni bağırlarına basan bir deli ordusu! Tabi ki geceyi sabaha karşı 4 gibi Bornova'nın meşhur Aynalı'sında tamamladık. Kafam kadar bir kömürde sandviçi acımadan gömdüm. Gömmez olaydım..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder