Yağmur yağıyordu.. Sakin bir melodi fonda eşlik ediyordu. Pencereden dışarıya baktı. Islanmamak için oraya buraya koşuşturan insanlarla doluydu. Ne garipti.. bu kadar insan, o kadar farklı hayat.. Hepsi bir an için bir araya gelse de, aynı hızla bambaşka hayatlara doğru birbirlerinden uzaklaşıyorlardı. Emindi ki hepsinin bir amacı vardı. Kimsinin ekmek parası, kimisinin çocukları, kimisinin kariyeri.. Peki ya kendisinin? Onun ne amacı vardı? Sadece yarına çıkmak.. Aslınada çıkamamayı daha çok istiyordu.. Havadaki kasvet içine çöktü, gri tonlarındaki ruh halini daha da koyulttu. Bir hışımla perdeleri çekerken tanıdık bir melodi yüreğini dağladı..
Where are you tonight?
Wild flowers in starlit heaven..
Sinirlendi. Bu şarkı nasıl karışmıştı ki listeye? Aylarca bütün anıları yok etmeye çalışmış, şimdi en acılarından biri bütün hücrelerine işlemişti. Kapandı sandığı yarasının aslında sadece defalarca üzerini sarmış olduğunu anladı. Şimdi ise; bütün sargılar aynı anda açılmış, açılırken de bütün acıları kalbini kanırtarak gün yüzüne çıkmıştı ..
Kapatamadı..
İçi parçalansa da, yüreği sıkışsa da kapatamadı.. Hatıralar gözlerinin önünden geçerken, bir yandan kanatıyor, bir yandan da merhem oluyordu. Bütün anılar canlanmıştı. Toprağa gömdüğü hazinesi pırıl pırıl karşısındaydı işte! Nazikçe kokladı onu. Hiç değişmemişti kokusu. Hala eşsiz, hala baş döndürücü.. Derin derin çekti içine. Çok özlemişti onu.. Sımsıkı sarıldı. Ayların özlemini bir kere de çıkarırcasına..
Elinden çekerek pencereye doğru çekiştirdi O. Bir yandan hasret giderirken, bir yandan da dışarıyı izlediler. Hiç konuşmuyorlardı.. Hava artık kasvetli değildi. Mevsim bahara dönmüş, içinin parlaklığı dışarıya da yansımıştı. Yağmur durmuş, insanlar mutlulukla amaçlarına doğru ilerliyorlardı. Onun da bir amacı vardı artık! O'nunla sonsuza kadar birlikte olmak..
Pencereyi açtı. Tatlı tatlı esen rüzgar suratını yalarken, O'nun kokusuyla karışarak bir kere daha başını döndürdü.. El ele tutuştular ve kendilerini sonsuzluğa bıraktılar..
Mutluydu, sonsuz mutlu..
O da..
