"Once" filminin huzur; ama aynı zamanda acı yüklü şarkılarından biri..
21 Temmuz 2013 Pazar
KPSS BELASI!
Öncelikle bu soruları hazırlayanların, onay verenlerin allah belasını versin diyemiyorum; ama bildiği gibi yapsın!
Ben fen ve teknoloji öğretmeniyim. Ben kendime öğretmenim diyorum, diplomamda yazıyor; ama lanet olası devlet beni resmi olarak öğretmen görmüyor nedense! Görmediği gibi, görmemek için elinden geleni de yapıyor! İnsanlar bu sınava hazırlanırken "daha ne kadar zorlaştırıp, ne kadar ömürlerinden çalabilirim!" diye düşünüyor gibiler! Ben artık insanları gerizekalı yerine koymalarından gerçekten bıktım! Çıkıp desinler ki;
"Benim 100 tane öğretmene ihtiyacım var; onu da kendim buluyorum zaten. Geri kalanınız hiç zahmet etmesin; gitsin 3 kuruşa bütün haklarından mahrum ücretli öğretmenlik yapsın, bari aç kalmaz.", ağzımı açarsam şerefsizim!
3 senedir, dershanelerde "belki bir gün bir koleje girerim" diye kıçımı paralıyorum. Yaşamak için o işe muhtaç olduğumun farkında olan insanların elinden ekmek yedim, kazıya kazıya! Hasta ruhlu, insan canına zerre kıymet vermeyen, it gibi çalıştıran insanların yanında it gibi çalıştım! 1 yıl boyunca İstanbul'da olduğumu anlayamadan, burnumu dışarıya çıkaramadan, ev-iş döngüsünde çalıştım! 3 sene önce makyaj yapmadan bakkala gitmeyen ben, aylarca makyaj yapmaya mecalim olmadan, yapamadan işe gittim! Elimde ne var? Silleyi yiye yiye edindiğim hayat tecrübesi.. Başka? Dönem bitti ve ben yine işsizim. Yine sosyal haklarım yok. Yine 3 ay biriktir(eme)diğim 3 kuruşla yaşamak zorundayım, belki de 1 yıl boyunca..
Peki bu ülkenin binlerce öğretmene ihtiyacı varken; din kültürü öğretmeni fen bilgisi dersine, türkçe öğretmeni matematik dersine vs. girerek ücretli öğretmenlik yapıyorken, neden ben it gibi yaşamak zorundayım? Hayatımın en güzel yıllarını neden köle gibi yaşamak zorundayım? Hem de "öğretmenlik" ünvanını alabilmek için 20 sene çabalamışken!
Açıkçası benim kpss'den asla umudum olmadı. Hiçbir zaman çalışmadım da.. Fakat aile ve çevre baskısı nedeniyle her yıl spor amaçlı katılıyorum. Ben 10 sene atanamasam da; 1 sene evden çıkmadan kımıl zararlısı gibi yaşayıp, ders çalışıp sınava giremem. Garantisi var mı? Hiçbir şeyin garantisi yok evet. Ama ben zaten hakkım olan bir şey için neden senelerce daha uğraşmak zorundayım? Neredeyse 30 yaşıma gelmişken neden hala babamdan para almak zorunda bırakılayım? Sonra çıkıp der ama sayın başbakanımız "bu gençlerin evlenmeye niyetleri yok hiç. en az 3 çocuk bık bık".. E tamam, ben istiyorum evlenmek. Sen mi bakacaksın bana başbakan? Çıkar bütün ücretlileri işten, 1 tane bile öğretmene ihtiyacı olan okul kalmadan yerleştir insan gibi senelerdir bekleyen öğretmenlerini.. Bak o zaman nasıl bir evlilik patlaması oluyor ülkede!
Gelelim 13 temmuzda yapılan gerzek sınava.. Sınava hazırlanmadığımı söyledim. Ama bu demek değil ki hiçbir şey bilmiyorum..
Ben fen bilgisi öğretmeniyim değil mi? Hani ilk okul ve orta okullara giren? 4,5,6,7 ve 8. sınıfları okutan? Ben bu çocuklara hiç organik kimya, analitik kimya, ışığın enerjiye boka püsüre bağıl enerjisini anlatmadım. Onlar da hiç merak edip sormadılar, çünkü henüz bu konuların varlığından bile haberdar değiller. Ola ki haberdar oldular, benim zaten onlara cevap verecek kadar teorik bilgim ve genel kültürüm var. Peki sınavdakiler neydi? Ben SBS seviyesinin 3-5 üstü kadar bilmesi gereken bir öğretmen olarak; siktiriboktan siklo alkanı, üniversitede dahi göremdiğim boktan fizik formüllerini bilmek zorunda mıyım? Fen bilgisi öğretmenliği diye ayrı ayrı fizik, kimya, biyoloji bölümü okuttular da üniversitede; benim mi haberim yok?
Ben gerçekten isyan ediyorum! Arkadaşlarım yıllardır sınav yolunda can vermek üzereler! Bu kadar çalışan, emek veren insanlar; sırf bu sıçtığımın formüllerini, problemlerini bilmiyor diye kötü öğretmenler mi? 2 çocuğuyla kocasını kapıda bırakıp sınava giren tatlı kadın, ne kadar kötü bir öğretmen olabilir? Köpekliğini yaptığım dershane benden bu kadar memnunken, ben nasıl kötü bir öğretmen olabilirim?
Biliyorum, hayatın her döneminde insanların arasından bazı insanlar seçiliyor sürekli. Birileri kaybetmeye ya da 10 adım geriden kazanmaya mahkum. Ama benim tek isteğim, bu seçimlerin insanların hayatlarını karartmadan yapılması. İnsanları aptal yerine koymadan yapılması. İnsanları 3-5 yıl ot gibi yaşamaya mahkum etmeden yapılması. Ama ne yazık biliyorum ki çok şey istiyorum..
Benim yazdığım bu aptal yazı hiçbir şeyi değiştirmeyecek, tek bir şey düzeltmeyecek. Yine de içimdekilerin bir yerde baki kalacak olması, "olur da bir gün okuması gereken biri okur ve vicdanı bi' gıdım sızlar" düşüncesi, az da olsa rahatlatıyor beni..
Son bir şey.. Bu yazıyı okuyup da, "bok yiyin koduklarım, oturun çalışın. çalışan nasıl kazanıp atanıyor bak!" diyen olursa; benim ona söyleyecek lafım kalmadı zaten..
Ben fen ve teknoloji öğretmeniyim. Ben kendime öğretmenim diyorum, diplomamda yazıyor; ama lanet olası devlet beni resmi olarak öğretmen görmüyor nedense! Görmediği gibi, görmemek için elinden geleni de yapıyor! İnsanlar bu sınava hazırlanırken "daha ne kadar zorlaştırıp, ne kadar ömürlerinden çalabilirim!" diye düşünüyor gibiler! Ben artık insanları gerizekalı yerine koymalarından gerçekten bıktım! Çıkıp desinler ki;
"Benim 100 tane öğretmene ihtiyacım var; onu da kendim buluyorum zaten. Geri kalanınız hiç zahmet etmesin; gitsin 3 kuruşa bütün haklarından mahrum ücretli öğretmenlik yapsın, bari aç kalmaz.", ağzımı açarsam şerefsizim!
3 senedir, dershanelerde "belki bir gün bir koleje girerim" diye kıçımı paralıyorum. Yaşamak için o işe muhtaç olduğumun farkında olan insanların elinden ekmek yedim, kazıya kazıya! Hasta ruhlu, insan canına zerre kıymet vermeyen, it gibi çalıştıran insanların yanında it gibi çalıştım! 1 yıl boyunca İstanbul'da olduğumu anlayamadan, burnumu dışarıya çıkaramadan, ev-iş döngüsünde çalıştım! 3 sene önce makyaj yapmadan bakkala gitmeyen ben, aylarca makyaj yapmaya mecalim olmadan, yapamadan işe gittim! Elimde ne var? Silleyi yiye yiye edindiğim hayat tecrübesi.. Başka? Dönem bitti ve ben yine işsizim. Yine sosyal haklarım yok. Yine 3 ay biriktir(eme)diğim 3 kuruşla yaşamak zorundayım, belki de 1 yıl boyunca..
Peki bu ülkenin binlerce öğretmene ihtiyacı varken; din kültürü öğretmeni fen bilgisi dersine, türkçe öğretmeni matematik dersine vs. girerek ücretli öğretmenlik yapıyorken, neden ben it gibi yaşamak zorundayım? Hayatımın en güzel yıllarını neden köle gibi yaşamak zorundayım? Hem de "öğretmenlik" ünvanını alabilmek için 20 sene çabalamışken!
Açıkçası benim kpss'den asla umudum olmadı. Hiçbir zaman çalışmadım da.. Fakat aile ve çevre baskısı nedeniyle her yıl spor amaçlı katılıyorum. Ben 10 sene atanamasam da; 1 sene evden çıkmadan kımıl zararlısı gibi yaşayıp, ders çalışıp sınava giremem. Garantisi var mı? Hiçbir şeyin garantisi yok evet. Ama ben zaten hakkım olan bir şey için neden senelerce daha uğraşmak zorundayım? Neredeyse 30 yaşıma gelmişken neden hala babamdan para almak zorunda bırakılayım? Sonra çıkıp der ama sayın başbakanımız "bu gençlerin evlenmeye niyetleri yok hiç. en az 3 çocuk bık bık".. E tamam, ben istiyorum evlenmek. Sen mi bakacaksın bana başbakan? Çıkar bütün ücretlileri işten, 1 tane bile öğretmene ihtiyacı olan okul kalmadan yerleştir insan gibi senelerdir bekleyen öğretmenlerini.. Bak o zaman nasıl bir evlilik patlaması oluyor ülkede!
Gelelim 13 temmuzda yapılan gerzek sınava.. Sınava hazırlanmadığımı söyledim. Ama bu demek değil ki hiçbir şey bilmiyorum..
Ben fen bilgisi öğretmeniyim değil mi? Hani ilk okul ve orta okullara giren? 4,5,6,7 ve 8. sınıfları okutan? Ben bu çocuklara hiç organik kimya, analitik kimya, ışığın enerjiye boka püsüre bağıl enerjisini anlatmadım. Onlar da hiç merak edip sormadılar, çünkü henüz bu konuların varlığından bile haberdar değiller. Ola ki haberdar oldular, benim zaten onlara cevap verecek kadar teorik bilgim ve genel kültürüm var. Peki sınavdakiler neydi? Ben SBS seviyesinin 3-5 üstü kadar bilmesi gereken bir öğretmen olarak; siktiriboktan siklo alkanı, üniversitede dahi göremdiğim boktan fizik formüllerini bilmek zorunda mıyım? Fen bilgisi öğretmenliği diye ayrı ayrı fizik, kimya, biyoloji bölümü okuttular da üniversitede; benim mi haberim yok?
Ben gerçekten isyan ediyorum! Arkadaşlarım yıllardır sınav yolunda can vermek üzereler! Bu kadar çalışan, emek veren insanlar; sırf bu sıçtığımın formüllerini, problemlerini bilmiyor diye kötü öğretmenler mi? 2 çocuğuyla kocasını kapıda bırakıp sınava giren tatlı kadın, ne kadar kötü bir öğretmen olabilir? Köpekliğini yaptığım dershane benden bu kadar memnunken, ben nasıl kötü bir öğretmen olabilirim?
Biliyorum, hayatın her döneminde insanların arasından bazı insanlar seçiliyor sürekli. Birileri kaybetmeye ya da 10 adım geriden kazanmaya mahkum. Ama benim tek isteğim, bu seçimlerin insanların hayatlarını karartmadan yapılması. İnsanları aptal yerine koymadan yapılması. İnsanları 3-5 yıl ot gibi yaşamaya mahkum etmeden yapılması. Ama ne yazık biliyorum ki çok şey istiyorum..
Benim yazdığım bu aptal yazı hiçbir şeyi değiştirmeyecek, tek bir şey düzeltmeyecek. Yine de içimdekilerin bir yerde baki kalacak olması, "olur da bir gün okuması gereken biri okur ve vicdanı bi' gıdım sızlar" düşüncesi, az da olsa rahatlatıyor beni..
Son bir şey.. Bu yazıyı okuyup da, "bok yiyin koduklarım, oturun çalışın. çalışan nasıl kazanıp atanıyor bak!" diyen olursa; benim ona söyleyecek lafım kalmadı zaten..
Etiketler:
13 temmuz,
alan sınavı,
atanamayan,
Eskiler,
fen ve teknoloji,
KPSS,
lisans,
öğretmen,
SBS
Kaydol:
Yorumlar (Atom)